AW-11189518860 Aile Evlilik Çift Danışmanı Dr. Ekrem Çulfa Koçluk ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi 0533 3738123
Çocuk Ergen Suçluluğu |
‘‘Cezaevi Ve Hapsetme Pratiğinin Çocuk Suçluluğunu Engelleme Ve Ergen Gelişimindeki Rolü’’
Çocuk suçluluğu ve cezaevi, hapsetme pratiğini bir arada incelemek için öncelikle çocuk suçluluğun kavram olarak ne olduğunu, çocukları suça yönelten faktörleri ve hukuki durumlardan bahsetmemiz gerekmektedir.
Çocuk ve Suç
Çocuk suçluluğu, aslında birbirinden bağımsız düşünülmesi gereken çocuk ve suç kavramlarından ortaya çıkmıştır. Erginlik yaş altındaki kişilerin yasalarla yasaklanmış olan ya da yasal açıdan suç olarak yorumlanabilen davranışları çocuk suçluluğu olarak adlandırılmıştır. Çocuk ve gençlerde suç genellikle aileye. Okula yalan söylemek veya kaçmak gibi kabahatler işlemekle başlayıp daha sonra hırsızlık, yankesicilik, araba hırsızlığı, trafik suçları, alkol kullanımına bağlı suçlar, uyuşturucu ve uyarıcı maddeler kullanmak, saldırı ve tahrip, kavga, bıçak ve tabanca taşıma, yaralama, öldürme suçlarına kadar ileri gidebilmektedir.
Çocuk Suçluluğunun Nedenleri
Hiçbir çocuk suçlu olarak dünyaya gelmemiştir. Bu nedenle çocuk suçluluğunu incelerken ele alınması gereken en önemli konulardan biri çocuğu suça iten faktörlerdir. Suç konusunda sevgi yoksunluğu, yanlış veya eksik eğitim, çocuk istismarı, iç ve dış göçlerin oluşturduğu kültür çatışmaları, gecekondulaşma, yöresel gelenek ve görenekler, ekonomik bunalımlar, çocuğun çalışmak zorunda kalması, parçalanmış aileler, ailede suçlu birey örnekleri ile kitle iletişim araçlarındaki şiddet, internet ve suçlarla ilgili programlar çocukları suça iten genel nedenler arasında sayılabilir. Ancak bunların içinde en önemli neden ailedir. Çocuk ve genci suça yönelten ailelerin ortak özelliklerini şöyle toplayabiliriz: Yerinde kullanılmayan anne baba disiplini, aşırı aile baskısı, anne babanın aşırı ilgisi ya da ilgisizliği; gayrimeşru yaşantı ve bunun sonucu meydana çıkan çocuk; baba ya da annenin olmaması; ayrılmış anne baba; babanın alkolik olması; çalışma zorunluluğu yüzünden babanın uzun süre evden uzak kalması; işsizlik ve ekonomik güçsüzlük; sık sık çevre değiştirme. Suçlu çocuk ve gençlerin ailelerinde sıklıkla rastlanan bu özellikler kentleşme, sanayileşme, ekonomik krizler, enflasyon, göçler vb. büyük çalkantılar olduğu zaman daha çok görülür ve suçluluk oranını yükseltir. Toplumsal, ekonomik ve kültürel değişmelerin toplumda yarattığı bunalımlar ve kavram kargaşaları, çatışmalar aile içine de yansır. Değişen değerler ve ahlak kavramının aile içinde yarattığı çelişmeler, çekişmeler çocuk ve gençleri yeni arayışlara ve kişiliğini göstermek için davranış sapmalarına sürükler.
Suça Eğilim Gösteren Gençlerin Ortak Kişilik Özellikleri
Bu gençlerde alabildiğince sınırsız bir özerklik eğilimi vardır. Her tür yetkiye karşı çıkarlar, tepki gösterirler. Fizik güce hayran olup, bütün sorunların fizik gücüyle çözüleceği inancı içindedirler. Maddi doyum peşinde koşarlar. Cinsel yaşama ve bu yaşamın sapıklıklarına eğilim gösterirler. Geniş düş dünyaları içinde daima yeni ve değişik serüvenlerin peşinde koşarlar. Gerçekler karşısında kolay ve çabuk hırçınlaşır, kriz geçirir, ölçüsüz, gereksiz tepki gösterirler. Kendi başlarına güvenli ve yeterli olmadıkları için daima ufak gruplar oluşturur, onlarla birlikte yaşar, birlikte bir eyleme girişirler. Alkol ve uyuşturucu madde kullanmaya büyük eğilim gösterirler. Özellikle büyük kentlerde sokak ve mahallelerde yetişen bu tip gençler kötü arkadaş örnekleriyle suça yönelirler. Sigara, alkol, kumar, uyuşturucu madde alışkanlıkları, açık saçık resim, kız, kadın ilişkileri onları adım adım çeşitli suçlara sürükler. Aileye, çevreye karşı kin, nefret, kıskançlık, saldırganlık duyguları doğar ve gelişir. Bu duygular içinde amaçsız, güvensiz, başıboş bir yaşam sürdürürler.
Suç Dağılımı
Aşağıda çocukların yıllara göre suç dağılımının gösterildiği bir grafik verilmiştir. Görüldüğü üzere çocukların en çok gerçekleştirdiği suç hırsızlık olmakla beraber dağılım yıllar içerisinde değişiklik göstermemiş yalnızca sayılar artmıştır.
Hukuksal Boyut
Çocuk suçluluğu hukuki alanda Türk Ceza Kanunu ve Çocuk Mahkemeleri Kanunu’nda ele alınmıştır.Ancak cezai ehliyeti konusunda TCK ve ÇMK farklı gruplamalara tabi tutulmuştur. TCK için 0-11 11-15 ve 15-18 olmak üzere üç yaş grubu var iken ÇMK için 0-11 ve 11-15 olmak üzere sadece iki grup söz konusudur.
Türk Ceza Kanunu
Fiili işlediği zaman on bir yaşını bitirmemiş olanlar hakkında takibat yapılmaz ve ceza verilemez. Adli soruşturma yapılacak fakat kamu davası açılmayacaktır. Söz konusu çocuklar hakkında belli koşulların varlığı halinde tedbir alınacaktır.
TCK Madde 54’ün belirttiği ikinci dönem çocuklar, eğer işledikleri suçun farik mümeyyizi iseler, haklarında verilen cezalar indirime tabi tutulacak ve çocuklara özgü bir yerde çektirilecektir. Eğer işledikleri suçun farik ve mümeyyiz değillerse, bunlar hakkında ceza yerine tedbir kararı alınır.
TCK Madde 55’e göre fiili işlediği zaman 15 yaşını bitirmiş olup da 18 yaşını doldurmamış olan üçüncü dönem çocukların, ceza sorumluluğu vardır. Ancak söz konusu çocuklar, madde de öngörülen oranlarda ceza indiriminden yararlanırlar.
Çocuk Mahkemeleri Kanunu
ÇMK’nun 11. Maddesine göre (TCK’nun ilgili maddelerine uygun olarak) 11 yaşını doldurmayan küçükler hakkında cezai kovuşturma yapılamayacağı ve ceza verilemeyeceği belirtilmiş ancak işlenen fiil bir seneden fazla hapis ve daha ağır bir cezayı gerektiriyorsa küçük hakkında ÇMK’nun 10. Maddesinde belirtilen tedbirlerden biri uygulanacaktır. Böylece söz konusu çocuklar hakkında TCK madde 53 ile getirilen ana babaya veya vasiye veya devlet idaresindeki bir kuruma yerleştirilmesiyle sınırlı tedbirlere nazaran hakime daha geniş bir seçenek sunulmaktadır. Bu tedbirlerle yeterli önlem alınması durumunda mahkeme diğer önlemleri uygulayabilmektedir.
Yasamız bu yaştaki çocuklar için şu ana ilkeyi getirmiştir. ÇMK madde 20’de çocuk suçu işlediği zaman 11 yaşını bitirmiş ve 15 yaşını bitirmemiş ise küçüğün işlediği suçun anlam ve sonuçlarını kavrayabilme yönünden farik ve mümeyyiz olup olmadıkları uzman kimselere tespit ettirilir. Ceza tertibine gerek olmadığı ortaya çıkarsa ÇMK madde 10’da yazılı tedbirlerden biri uygulanır. Aksi halde madde 12’de gösterildiği şekilde ceza tayinine gidilir.
Cezaevlerinin Amacı
Günümüzde suçluyu cezaevine kapatmanın amacı bir yandan cezalandırmak, öte yandan topluma yeniden kazandırmaktır; bu amaca uygun yapılar, işleyiş ve eleman gereksinimi doğmuştur. Eskiden cezaevi olarak kullanılan karanlık, korkunç bodrumlar, dehlizler, kaleler, şatolar yerine, son yıllarda cezaevleri için özel binalar yapılmıştır. Cezaevlerinin içi suçlunun bireysel ve toplumsal gereksinimlerini karşılayacak biçimde donatılmıştır. Cezaevlerinin gözetimini ve güvenliğini sağlayan elemanlar yanında, hekime, psikoloğa, sosyal hizmet uzmanına, öğretmene, çalışma ve iş eğitimi yapan uzmanlara yer verilmiştir. Suç işlemiş çocukların, on sekiz yaşından küçük gençlerin cezalarını çekmesi, bu arada eğitim, öğretim görmesi, beceri ve iş öğrenmesi amacıyla çocuk ıslah ve cezaevleri açılmıştır. Sözü edilen bu kuruluşların temel amacı, suçlu çocuk ve gencin becerisi ve yeteneği doğrultusunda eğitimini, öğretimini, meslek edinmesini sağlamaktır. Bunu gerçekleştirmek için ilköğretim düzeyinde öğretim yapılmakta, iş ve sanat öğretilmekte, gençlerin ıslah ve cezaevi dışında kalan eğitim, öğretim kuruluşlarından yararlanmasına olanak verilmektedir. Ancak özellikle son yıllarda ülkemizde suç işleyen çocukların ve gençlerin sayısı arttığı için bu örnek kuruluşlar yetersiz kalmakta, suç işleyen gençlerin çoğu cezalarını erişkinlerle birlikte çekmekte, iş ve meslek eğitimi yerine, suç yolları, yöntemleri öğrenerek cezaevinden çıkmakta, yeni suçlar işleyerek yeniden cezaevine dönmektedirler
Suçlunun yaşı ne olursa olsun, çağdaş cezaevinin amacı, suçluyu bedensel, ruhsal, toplumsal yönleriyle bir insan olarak değerlendirmek, onu topluma kazandırmaktır. Bu, cezaevlerinde iyileştirme (ıslah) çalışmasıyla gerçekleşir. İyileştirmede temel ilke, suçluya bedensel , ruhsal acı vermemek; sağlıklı beslenmesini sağlamak ruh sağlığını korumak; becerisi, yeteneği doğrultusunda geliştirmek; çalışma ve iş alanı sağlamak; toplumsal sorunlarına çözüm bulmaktır.
Çocuk Suçluluğunu Engelleme
Toplum içinde gençlerin suç işlemesini azaltma yolları vardır. İlk yapılacak iş gençleri sokaktan kurtarmaktır. Başıboş dolaşan gençlerin suç işleme olasılığı yüksektir. Çünkü sokak, yapacak işi olmayan genç için ayartıcı bir ortamdır; boşta gezen genci de denetlemek kolay değildir. Bazı ülkelerde gençler sokaktan toplanmaktadır. Ancak bu polis zoruyla değil, bu işle görevli sosyal hizmet uzmanlarınca yapılmaktadır. Bu uzmanlar gençleri belli eğitim merkezlerine, işliklere ve spor yapılan alanlarına yöneltmektedir. Böyle bir yaklaşım ancak gençler için boş zamanları değerlendirmeye yarayan eğitim merkezleri varsa sonuç verir. Geçmişte ülkemize özgü böyle kurumlar vardı. Halkevleri bizim kendi öz buluşumuzdu. Buralarda gençler spor, müzik, tiyatro, folklor çalışmalarına katılır, kitaplıktan yararlanırdı. Halkevleri genç, yaşlı herkesi kaynaştıran merkezdi ve önemli bir toplumsal işlev görüyorlardı. Bir beceri, bir hüner kazanan, kendine güveni artan bir gencin yoldan çıkma olasılığı daha azdır. Bu nedenle bir gencin yetenekleri ne kadar sınırlı olursa olsun başaracağı işe, bir uğraşa yöneltilmesi gerekir. Suç işledikten sonra değil, suça eğilimli olanlar önceden saptanıp ele alınarak suçluluk en aza indirilebilir.
Çocukları ve gençleri suçtan korumak, uzak tutmak için merkezler kurulması tabii ki yeterli olmayacaktır. Bir çocuğun suçtan uzak olması için en önemli etken aile ve çevresidir. Ailenin çocuk veya genç ile iyi yönde bir iletişiminin olması gerekir. Ailenin gözetim ve serbestlik ölçüsünü dozunda ayarlaması gerekmektedir. Ayrıca çocuk ve ergenlerin kötü arkadaş çevresi edinmesini engellenmelidir. Bunun için aileler çocuklarının arkadaşlarıyla tanışabilir, onları tanımaya çalışarak olası bir kötü durumu önceden anlayarak müdahalede bulunabilirler.
Bütün bunlara karşın çocuk ve gençlerde suç sınırına gelen davranışlar görülürse, bunların neden ve ceza yönünden bir uzmanlık işi olduğunu unutmamak gerekir. Bu bakımdan işlenen suçun nedenlerini iyi çözümleyerek çocuk ve genci ruhbilimsel olarak tanıyabilecek, onu tekrar topluma kazandıracak çocuk ve genç mahkemelerine gereksinme vardır.
Çocuk-Genç Suçluluğu Ve Cezaevleri
Türk toplumu genç nüfuzlu bir toplumdur. Toplumun geleceği açısından gösterdiği önem nedeniyle ülkemizde, ergen suçluluğu, ergen suçluluğunun nedenleri ve suçluluğun önlenmesi konularında hukukçular, toplumbilimciler, eğitimciler ve yöneticiler kendi alanları yönünden araştırmalar yaparak kendi açılarından sonuçlara varmışlardır. Ancak suçlu ergenlerin fiziksel ve duygusal sağlıklarını geliştirmede, yaşam kalitelerini artırmada yeri olan birinci basamak sağlık hizmetleri uygulayan sağlık çalışanlarının suçlu ergenler ile ilgili yaptıkları araştırmalar yok denilecek kadar azdır.
Ergen suçluluğu, yasal düzenlemelere karşın ülkemizin gelişen ve değişen toplumsal değerlerinde bir özür olarak güncelliğini korumaktadır. Yapılan araştırmalar, suç işleyen ergenleri cezaevlerine koymanın işlenen suçları azaltmakta kesin çözüm olmadığını göstermektedir. Cezaevinde kalan ergenler suçluluğun, yanlış davranmış olmanın ezikliği ile birey olarak topluma yeniden katılmak yerine, suça yönelebilmektedirler.
Çocuk ve ergenlerin cezaevlerinde bulunmaları hapsedilmeleri gerçek şartlarda suçu azaltacak bir etkiye sahip olmamakla birlikte çocuk ve ergeni daha kötü şekilde etkileyebilmektedir. Cezaevlerinin sakıncalı yönlerinden biri çocuk ve ergenlerin ayrı bir yere veya tretman programının olmayışıdır. Çocuk ve ergenlerin neredeyse yarısının yetişkinler ile kalıyor olması sakıncalı durumlardan biridir. En iyi ihtimal ile çocuk ve ergenler yetişkinler ile birlikte kalmasalar bile havalandırma saatleri, kantin gibi yerlerde yetişkinler ile iletişim kurabilmektedir. Bu durumu bazı çocuk ve ergenler olumlu destek aldıkları şeklinde yorumlarken bazılar cinsel yönden zorlandıklarını belirtmektedirler. Bu tarzda durumlar henüz ergenlik çağında bulunan çocukların ilerideki yaşlarında onlar için sakıncalar durumları ortaya çıkartabilmektedir.
Son olarak bir çocuğu veya ergeni cezaevinde hapsetmek hem kendi gelişimi hem de toplumsal olarak karşılaşacağı bakışlar açısından sakıncalı bir durumdur. Bunun yerine gelişimlerine yardım sağlayacak merkezler kurarak hem çocuk suçluluğu oranı azaltılabilir hem de suç işlemiş çocuklar buralarda topluma kazandırılabilir.
Kaynakça